1923 yilinda Trabzon'da ilk resmi lig maçları oynanmaya başlandı.İlk sezon İdmanocağı şampiyon olmuştu. Bunu 1923-24,1924-25 sezonlarında Lise takımının arka arkaya şampiyonlukları izledi. 1925 sezonunda yine İdmanocağı şampiyon olurken, 1929 yılına kadar da önce Lise, arkasından Muallim Mektebi daha sonra da Ticaret Lisesi takımları mutlu sona ulaştılar.
İdmanocağı ile İdmangücü arasındaki büyük rekabet 1930'dan sonra had safhaya ulaştı. 1929-30'dan sonra 5 kez arka arkaya İdmanocağı'nın şampiyon olmasından sonra 1934-35 sezonundan itibaren İdmangücü takımı tam 7 yıl arka arkaya şampiyon olarak bu iki takım arasındaki rekabeti büsbütün alevlendirmişti.
1940'li yıllarda Trabzon futbolundaki güç lise takımlarına geçmişti. Tam 6 kez arka arkaya şampiyonluğu kazanması da bunu gösteriyordu. Bu aralar dikkat çeken bir hususta Trabzon'daki bütün futbol yıldızlarının Lise takımlarından yetişmiş olmalarıydı. Özellikle Trabzon Lisesi bir futbolcu kaynağı olmuştu. 1947-48 sezonundan itibaren şampiyonluk yine İdmanocağı ile İdmangücü arasında el değiştiriyordu. Bu arada Necmiati'de iki sezon şampiyon olarak Trabzon futbolunda söz sahibi oldu. Bu arada Trabzon'da yeni yeni kulüplerde kuruluyordu. 1938'de kurulan Doğan Gençlik, 1941 yılında Akcaabat Lisesinde kurulan Akcaabat Gençlik (Bugünkü Sebatspor), 1950 yılında Sürmene ilcesinde kurulan Sürmene Gençlik, 1952 yılında aynı ilçede kurulan Zafer Gençlik, 1953 yılında kurulan Yolspor 1955 yılında kurulan Yalıspor bu takımların başında geliyordu.
1930'lu yıllarda başlayan İdmanocağı, İdmangücü rekabeti 1940'li, 1950'li, 1960'li yıllarda olanca şiddetiyle devam ediyordu. Bu gitgide rekabetten öte boyutlara varmaktaydı. Ocaklı ve Güçlü olmak Trabzon'da adeta bir spor mezhebi haline gelmişti. En kotu sezonlarda bile rekabetlerinden hiç bir şey kaybetmiyordular.
Trabzon öylesine ikiye ayrılmıştı ki Ocaklılar Sari Kırmızı diye İstanbul'daki Galatasaray'ı İdmangüçlülerse Yeşil Beyaz renklerine rağmen Fenerbahce'yi destekliyorlardı. Rekabet bir de bu şekliyle alevlenmişti. Bu arada renkleri Sari Lacivert olan Necmiati bile bu rekabetin dışında kalmıştı. Aslında bu büyük rekabetten en karlı Trabzon futbolu çıkıyordu. Öncelikle şehirde futbol tutkusu körüklenmişti. Bu büyük rekabetten doğan büyük iddia Trabzon'da büyük yıldızların çıkmasına neden olmuştur. Ancak, Trabzon insaninin alin yazısı olan gurbetçilik 1930'lu yıllarda Trabzon'daki futbol yıldızlarının kaderine tesir etmişti. Pekçoğu yüksek ögrenim ugruna ana kucaklarını baba ocaklarını terk etmek zorunda kaldılar. Gittikleri İstanbul ve Ankara'da sürdürdükleri futbol yaşamlarında gerçekten büyük yıldız oldular. Bir Hasan Polat ve kardeşi Ali Polat Ankara Genclerbirliği'nde , bir Selim Satıroğlu, Ahmet Karlıklı Galatasaray'da bir Taka Naci, Zekeriya Bali Fenerbahce'de, Nazmi Bilge Beşiktaş'da yıldız futbolcu oluverdiler.
1962-63 sezonunda tüm yurtta bir il Takımı kurulması öngörülmüştü. Zamanın Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, Türkiye liglerini güçlendirmek ve tüm yurda yaymak amacıyla bir seferberlik başlatmıştı. Her ilde bir futbol takımı kurup Türkiye liglerinde yer alması seferberliği büyük bir hızla devam ediyordu. Trabzon elbette ki bunun dışında kalamazdı. Yalnız bir il Kulübü kurulmasının en zor olan illerin başında kuskusuz Trabzon gelmekteydi. idmanocagi, idmangücü rekabeti Trabzon futboluna öylesine hakimdi ki bu iki kulübün bir çatı altında toplanmasına imkan yoktu. Nitekim böyle bir girişimde bulunmak isteyen bir avuç idealistin daha ilk çalışmalarında bunun imkansız olduğu gerçeği bir kez daha anlaşılmıştı.
Tüm Trabzonlular, Trabzon Spor adıyla bir kulübün kurulmasını yürekten arzuluyorlar. Ancak bu isi bir turlu gerçekleştirememenin ezikliğini yaşıyordular. Yetkililerinde araya girmesi, sonucu pek değiştirmiyordu Ocaklılar da, güçlülerde yeni kurulacak kulüpte kendi isimlerinin, hatta renklerinin hakim olmasını istiyordular ve bu konuda en ufak bir fedakarlıkta bulunmuyorlardı. Her gün, her aksam toplantı üstüne toplantı yapılıyordu. Bazen tam bir anlaşma zemini ortaya çıkıyor ama yine en ufak bir ayrıntı herşeyi berbat ediyordu. Havaya silahlar atılıyor, karakollara, hatta mahkemelere kadar uzanan olaylara rastlanıyordu. Öte yandan Futbol Federasyonunun il kulüpleri için tanıdığı surenin de sonu yaklaşıyordu.
21 Haziran 1966 tarihinde idmanocagi, Martıspor ve Yıldızspor'un da katılımı ile sarı kırmızı renkler altında Türkiye 2. Ligine alındı. Ancak, resmi bir yazının süresi içinde ilgili yere tebliğ edilmediği için idmanocağı'nın ikinci ligde oynaması durduruldu. Bu tarihten yaklaşık bir ay sonra 20 Temmuz 1966'da bu kez İdmangüçü, Karadenizgüçü, Martıspor ve Yolspor'un katılmasıyla Trabzon Spor kırmızı-Beyaz renklerle kuruldu. Ne varki İdmanocağı buna karşı çıktı. Daniştay'da açtığı dava ile yürütmeyi durdurma kararı alınınca ortalık yine karıştı. Trabzon'daki gergin durum üzerine araya zamanın Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi Yenal girdi. Ulvi Yenal, İdmanocağı ve İdmangücü'nün birleşmemeleri halinde iki kulübünde Türkiye 2. Ligine alınmayacağını bildirdi. Bu durum Trabzon'da ve her iki kulüp çevresinde "Şok" etkisi yaratmıştı. Birleşmeleri büyük sorun olan bu iki kulübün, birleşmemeleri halinde Trabzon Türkiye liglerinde temsil edilemeyecekti. Trabzon'daki geceli gündüzlü yapılan ve büyük tartışmalara neden olan toplantılar sonunda 2 Ağustos 1967 günü idmanocağı ile idmangüçü birleşmesi gerçekleşti ve Trabzon Spor;idmanocağı, idmangücü, Karadenizgüçü ile Martıspor'un birleşmesi ile ortaya çıktı.
Artık bütün resmi işlemler tamamlandıktan sonra sıra gelmişti Trabzon Spor'un renklerine. Renk bulmak öyle kolay olmadı. Trabzon'da uzun yıllar suren idmanocaği-idmangücü rekabetinde Sarı-Kırmızı ve Yeşil-Beyaz renkler hakimdi. Trabzon Spor'un renkleri bu renklerin dışında olmalıydı. Trabzon'u ve Karadeniz'i simgeleyen renkler aranıyordu. Bu konuda yarışma açılması da gündeme geldi ancak sonra vazgeçildi. Renk için geceli gündüzlü toplantılar düzenleniyordu. Dört toplantıdan sonuç alınamamıştı. Beşinci toplantıda herşey bitecekti. Artık taraftarın da sabrı kalmamıştı. Sonunda Trabzon ve Karadeniz'in sembolü olan Hamsi üzerinde duruldu. Hamsi'nin gümüş mavisi rengi ve gözlerinin bordosu dikkate alındı. Kimileri buna karşı çıktı. Neymiş efendim bordo renk kırmızıya kaçıyormuş. Öyle ya idmanocağı renkleri de Sarı-Kırmızı ya. işte bu nedenle bordonun rengi biraz koyu tutularak idmanocağının kırmızısından kaçınıldı. Böylece bir haftadır şehirde süren renk kavgası sona ermişti ve Trabzonspor Bordo-Mavi renklere kavuşmuş oldu.
Trabzon Spor -2-
Halen İl Merkezinde 32.000 (Hüseyin Avni AKER) ve Akçaabat'ta 5.000 kişi kapasiteli (Fatih) stadyum mevcut olup, İl genelinde 13 adet toprak yüzeyli, 3 adet çim, 12 adet spor sahası, 5 adet spor salonu, 9 adet antreman salonu 1 adet kapalı, 2 adet açık yüzme havuzu, 1 adet atış poligonu vardır. Sporun çeşitli branşlarında 14.136 sporcu (12.120 kişi ile futbol ilk sırayı, 1 kişi ile jimnastik son sırayı paylaşmaktadır) 408 hakem ve 22 antrenör görev almaktadır.
Trabzon'da spor denince şüphesiz ilk akla gelen futboldur. İlimizin tanıtımında çok önemli yer tutan futbol takımımız TRABZON SPOR gerek ülkemizde ve gerekse Avrupa'da elde ettiği büyük başarılardan dolayı İlimizin ve Ülkemizin tanıtımında önemli rol oynamaktadır. 2 Ağustos 1967 tarihinde Bordo-Mavi renklerle kurulan Trabzonspor 1973-1974 sezonunda Türkiye Birinci Ligine çıkmış ve bugüne kadar 6 kez 1. Lig Şampiyonluğu, 5 kez Federasyon Kupası, 7 kez Cumhurbaşkanlığı Kupası ve 5 kez de Başbakanlık Kupasını müzesine götürmüştür.
Avcılık, atıcılık, atletizm, basketbol, boks, güreş, judo, voleybol, hentbol, futbol ve su sporları dallarında spor faaliyetleri yapılmaktadır. Her dalda ülke çapında dereceler alan Trabzonlu sporcular futbolda da birçok başarılar kazanmışlar ve isimlerini yurt dışına taşırmışlardır.
Karadeniz'in hırçın dağlarına karşı dik yamaçlı inişli-yokuşlu yollarla birbirine bağlı topraklar üzerinde doğup büyüyen Trabzonlu çok değişken, sert yaratılışlı ve çeviktir.
Düğünlerde, derneklerde, ırgatlarda (Ortaklaşa çalışma) tek tek ya da topluca söylenen türküler, genellikle bölge halkının ulusal sazı haline gelen kemençe ile birlikte çalınıp söylenir.Diğer bölgelerde olduğu gibi, Karadeniz Bölgesinde oynanan halk oyunları da zengin ve çeşitlidir. Bu oyunlar genellikle horon adını alırlar. İnce bir sanat güzelliği ile oynanan horon, yurt ve dünya çapında ün yapmış ve uluslararası yarışmalarda birçok birincilik kazanmıştır.